24 Şubat 2017 Cuma

Cemal Süreya-Yeraltı Şiiri

  Hiç yorum yok
Baba Mayakovski demişti ya Hani genç şairler için, İşte benim de o yıllarda Bitmemiş hiçbir şiirim yoktu hemen hemen;  Soluk soluğa yaklaşır rastlantı Yumurtlayıp giderdi avcuma. İstanbul'daydım, kimi zaman da Ankara'da Evli kadınlardan açılmıştı bahtım Yani dalında sevmeye alışmıştım kadını; Bir süre de tatlı çişi gelmeye başlamış Öğrenci kızlar ardında sürttüm biraz, orda burda, Bugün bu huylarımın çoğunu bıraktım Tabii hepsini değil.  Bir de arkadaşım vardı: Hasan Basri Kimbilir nerde şimdi Bu Hasan Basri bir gün bir laf etmişti. Niçin olduğunu unuttum, önemli de değil. Bir küfür ki Paslı bir kilidin içinde Yeşil bir kilidin Kirli bir kilidin Koç başlı bir kilidin Kuma batmış bir kilidin Yapışkan bir kilidin Nal söken bir kilidin Pelte bir kilidin Sarkaçlı bir kilidin Karmaşık bir kilidin  Direği kurgan sorguçlu Gömü kakmalı Hınçla perçinli Dilinde gümüş yeğniliği Horozunda tilki gülücüğü Duyarlıksız bir öreke  İşbirlikçi bir kampana Lekeli bir gezinti Altındiş bir miğfer Bozuk bir kilidin Hakiki bir kilidin Kupon kesen bir kilidin Seçilen bir kilidin Bulanık bir kilidin Cevapsız bir kilidin Bilirkişi bir kilidin Bekaret kemeri bir kilidin Morarmış bir kilidin Ayaklı bir kilidin Tepeden tırnağa pusatlanmış Balyemez bir kilidin İpek filtreli Beyaz eldivenleriyle uyuşturucu Bülbüliye sayaçlı Kölelik terleyen Anız terleyen Yeminli bir kilidin Salt bir kilidin Göksel bir kilidin  İşte o küfür birdenbire, Anahtar yerine, Bir yaz gününü döndürdü Bir kilidin içinde; Gelip tıkandı boğazıma Arkadaşımın da boğazına O yaz günü  Sonra nasıl oldu bıraktık işi Yahu dedik var mı bunun ötesi Ne yaptık ki bozulmasından korkuyoruz! Hemen dışarı attık kendimizi  İki alev gibi yürüdük sokaklarda Ben mavi-kırmızı o kırmızı-mavi Adım başında sağımızda solumuzda Binalar yükseliyordu duman gibi.
Cemal Süreya



Baba Mayakovski demişti ya
Hani genç şairler için,
İşte benim de o yıllarda
Bitmemiş hiçbir şiirim yoktu hemen hemen;

Soluk soluğa yaklaşır rastlantı
Yumurtlayıp giderdi avcuma.
İstanbul'daydım, kimi zaman da Ankara'da
Evli kadınlardan açılmıştı bahtım
Yani dalında sevmeye alışmıştım kadını;
Bir süre de tatlı çişi gelmeye başlamış
Öğrenci kızlar ardında sürttüm biraz, orda burda,
Bugün bu huylarımın çoğunu bıraktım
Tabii hepsini değil.


Bir de arkadaşım vardı: Hasan Basri
Kimbilir nerde şimdi
Bu Hasan Basri bir gün bir laf etmişti.
Niçin olduğunu unuttum, önemli de değil.
Bir küfür ki
Paslı bir kilidin içinde
Yeşil bir kilidin
Kirli bir kilidin
Koç başlı bir kilidin
Kuma batmış bir kilidin
Yapışkan bir kilidin
Nal söken bir kilidin
Pelte bir kilidin
Sarkaçlı bir kilidin
Karmaşık bir kilidin

Direği kurgan sorguçlu
Gömü kakmalı
Hınçla perçinli
Dilinde gümüş yeğniliği
Horozunda tilki gülücüğü
Duyarlıksız bir öreke


İşbirlikçi bir kampana
Lekeli bir gezinti
Altındiş bir miğfer
Bozuk bir kilidin
Hakiki bir kilidin
Kupon kesen bir kilidin
Seçilen bir kilidin
Bulanık bir kilidin
Cevapsız bir kilidin
Bilirkişi bir kilidin
Bekaret kemeri bir kilidin
Morarmış bir kilidin
Ayaklı bir kilidin
Tepeden tırnağa pusatlanmış
Balyemez bir kilidin
İpek filtreli
Beyaz eldivenleriyle uyuşturucu
Bülbüliye sayaçlı
Kölelik terleyen
Anız terleyen
Yeminli bir kilidin
Salt bir kilidin
Göksel bir kilidin



İşte o küfür birdenbire,
Anahtar yerine,
Bir yaz gününü döndürdü
Bir kilidin içinde;
Gelip tıkandı boğazıma
Arkadaşımın da boğazına
O yaz günü



Sonra nasıl oldu bıraktık işi
Yahu dedik var mı bunun ötesi
Ne yaptık ki bozulmasından korkuyoruz!
Hemen dışarı attık kendimizi



İki alev gibi yürüdük sokaklarda
Ben mavi-kırmızı o kırmızı-mavi
Adım başında sağımızda solumuzda
Binalar yükseliyordu duman gibi.

Şiirler 

Beğendiğiniz Gönderileri Arkadaşlarınızla Paylaşınız

Etiketler :

Adsız

Bir Kitap Arıyorsun ve İçeriği güzel olsun diyorsan kitaplardan alınan kesitlerle hoşuna giden kitabı bulabilirsin. Destekleriniz İçin Teşekkürler.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Blogger tarafından desteklenmektedir.