9 Nisan 2017 Pazar

Çalıkuşu, Reşat Nuri Güntekin Kitabından Alıntı

  Hiç yorum yok


İnsan, yaşadığı yerlerde beraber bulunduğu insanlara görünmez ince tellerle bağlanırmış; ayrılık vaktinde bu bağlar gerilmeye, kopan keman telleri gibi acı sesler çıkarmaya başlar, her birinin gönlümüzden kopup ayrılması, bir ayrı sızı uyandırırmış.

ç Harfi ile Başlayan

9 Mart 2017 Perşembe

Tersyüz Kitabının Tanıtımı ve Alıntılar

  Hiç yorum yok
Fern; çelimsiz,yaşıtlarından çok daha ufak duran,çelingen,gözlüklü,dişleri telli,kızıl saçlı,çilli ve çirkindir.Aynı zamanda kocaman kalbi olan yardımsever bir lise öğrencisidir.Kendini bildi bileli Ambrose'ye aşıktır.Ambrose; okulun güreş takımda birinci, çok güçlü ve aşırı yakışıklıdır.Okulun güzel kızı Rita ile çıkmaya başlar.Rita aynı zamanda Fern'in en iyi arkadaşıdır.İki sevgili mektuplaşmaya başlar fakat bir süre sonra ayrılırlar.Sebebi mektuplardaki kızla Rita'nın alakası olmamasıdır.Çünkü Rita mektupları Fern'e yazıdırır ve Ambrose bunu öğrenir.Kendisine itiraf edemesede mektuplardaki kıza aşık olur.Okulun son senesi mezun olurlarken Ambrose güreş sayesinde çok büyük bir burs kazanır ama kendini başka şekilde halkın gözünde kahraman göstermek için güreş takımındaki arkadaşlarını da kendisiyle gelmeleri için ikna edip askere gider.Askere gitmeden önce toplanip eğlenirler ve bu eğlenceye Fern'de katılır.Ortamda aşağılanan Fern ağlayarak uzaklaşırken Ambrose ona yetişir ve Fern'ini öper.Bu son görüşmeleri olur.İkiz kulelerin uğradığı saldırı sonucunda askerliklerini Irakta yapan Ambrose ve arkadaşları hain bir pusuya düşer.Amborsey 'in suratının bir tarafı paramparça olur ama hayatta kalır.Artık hayat onun için çook zordur...  Amerikan gençlik filmi izlemişim etkisi yarattı bende.Bu tarz severlere tavsiye edebilirim.Başlarda sıkılsamda sonrasında beğendim.Dostluk,arkadaşlık,yardımseverlik,vatan sevgisi,dış güzelliğin geçici olması gibi bir çok konuyu barındırıyor."Eğer bir insanı gerçekten ve yürekten severseniz herkesin onda gördüğü kusurları siz görmezsiniz!"Kitap tamda bunu anlatıyor. Kitaptan alıntılar; 🔸 Keşke yaşam kitaplarımdakilere daha çok benzeseydi.Kitaplardaki ana karakterler asla ölmezler.Eğer ölürlerse hikaye ya mahvolur yada biter. 🔸Herkes birileri için ana karakterdir.Önemsiz bir karakter yoktur. 🔸 Sensiz yalnız kalmaktansa seninle kaybolmayı tercih ederim. 🔸Göremediğimiz şeyler için umudumuz vardır.Her kayıpta bir ders,sevgide güç ve içimizde bedenlerimizin sınırlayamayacağı,henüz ortaya çıkmamış,muhteşem güzellik olduğuna inanırız.


Fern; çelimsiz,yaşıtlarından çok daha ufak duran,çelingen,gözlüklü,dişleri telli,kızıl saçlı,çilli ve çirkindir.Aynı zamanda kocaman kalbi olan yardımsever bir lise öğrencisidir.Kendini bildi bileli Ambrose'ye aşıktır.Ambrose; okulun güreş takımda birinci, çok güçlü ve aşırı yakışıklıdır.Okulun güzel kızı Rita ile çıkmaya başlar.Rita aynı zamanda Fern'in en iyi arkadaşıdır.İki sevgili mektuplaşmaya başlar fakat bir süre sonra ayrılırlar.Sebebi mektuplardaki kızla Rita'nın alakası olmamasıdır.Çünkü Rita mektupları Fern'e yazıdırır ve Ambrose bunu öğrenir.Kendisine itiraf edemesede mektuplardaki kıza aşık olur.Okulun son senesi mezun olurlarken Ambrose güreş sayesinde çok büyük bir burs kazanır ama kendini başka şekilde halkın gözünde kahraman göstermek için güreş takımındaki arkadaşlarını da kendisiyle gelmeleri için ikna edip askere gider.Askere gitmeden önce toplanip eğlenirler ve bu eğlenceye Fern'de katılır.Ortamda aşağılanan Fern ağlayarak uzaklaşırken Ambrose ona yetişir ve Fern'ini öper.Bu son görüşmeleri olur.İkiz kulelerin uğradığı saldırı sonucunda askerliklerini Irakta yapan Ambrose ve arkadaşları hain bir pusuya düşer.Amborsey 'in suratının bir tarafı paramparça olur ama hayatta kalır.Artık hayat onun için çook zordur...
Amerikan gençlik filmi izlemişim etkisi yarattı bende.Bu tarz severlere tavsiye edebilirim.Başlarda sıkılsamda sonrasında beğendim.Dostluk,arkadaşlık,yardımseverlik,vatan sevgisi,dış güzelliğin geçici olması gibi bir çok konuyu barındırıyor."Eğer bir insanı gerçekten ve yürekten severseniz herkesin onda gördüğü kusurları siz görmezsiniz!"Kitap tamda bunu anlatıyor.
Kitaptan alıntılar;
🔸 Keşke yaşam kitaplarımdakilere daha çok benzeseydi.Kitaplardaki ana karakterler asla ölmezler.Eğer ölürlerse hikaye ya mahvolur yada biter.
🔸Herkes birileri için ana karakterdir.Önemsiz bir karakter yoktur.
🔸 Sensiz yalnız kalmaktansa seninle kaybolmayı tercih ederim.
🔸Göremediğimiz şeyler için umudumuz vardır.Her kayıpta bir ders,sevgide güç ve içimizde bedenlerimizin sınırlayamayacağı,henüz ortaya çıkmamış,muhteşem güzellik olduğuna inanırız.


Kitap Tanıtımı

T Harfi ile Başlayan

Lirik Prenses Kitabının Tanıtımı

  Hiç yorum yok
"Hiç kimseyi yalan söylediğini anlayacak kadar tanımak istemiyorum.." Edebiyat fakültesi son sınıf öğrencisi bir genç kız hocasının verdiği Tezer Özlü''nün hayatını yazma ödevi için yaptığı araştırmalar doğrultusunda yazarın yaşamı ile kendi yaşamı arasında benzerlik olduğunu görür. Yazarın hayatını irdelikce neyin gerçek neyin hayal olduğu belli olmayan içinden çıkamadığı bir uçuruma sürüklenir..

"Hiç kimseyi yalan söylediğini anlayacak kadar tanımak istemiyorum.."
Edebiyat fakültesi son sınıf öğrencisi bir genç kız hocasının verdiği Tezer Özlü''nün hayatını yazma ödevi için yaptığı araştırmalar doğrultusunda yazarın yaşamı ile kendi yaşamı arasında benzerlik olduğunu görür. Yazarın hayatını irdelikce neyin gerçek neyin hayal olduğu belli olmayan içinden çıkamadığı bir uçuruma sürüklenir..

Kitap Tanıtımı

8 Mart 2017 Çarşamba

1984 Kitabından Alıntı

  Hiç yorum yok

İnsanın azınlıkta olması, tek kişilik bir azınlık olması bile, deli olduğu anlamına gelmiyordu.Bir doğru vardı, bir de doğru olmayan; doğruya sarıldığın zaman, tüm dünyayı karşına bile alsan, deli olmuyordun.

B Harfi ile Başlayan

Aeden Kitabının Tanıtımı

  Hiç yorum yok
Cok ilgi cekici bir anlatimi vardi.ilk cumlesi "her kitap bir okyanustur fikrimce" olunca icine cekiverdi beni ve kitabin sonuna kadar da icinden cikamadim.kitabin konusu farkindalikti ya da kitabin kendi cumlesiyle ozetlersem; "insan ancak fark ettigi zaman gördüğünün degerini bilebilirdi.". Yazar gercekle fantastigi birlestirerek icinde tüm insani duygularin oldugu bir kurgu olusturmus.oyle noktalara deginmis ki kolay kolay aglamayan ben bu kitabin bazi noktalarinda insanligimdan utanip agladim.kimine insanlar asagilanmis gibu gelebilir ancak yazar yazdiklarinda haksiz miydi? Yazarin okudugum ilk kitabiydi.alti cizilecek,alinti yapilacak o kadar cok yer vardi ki...cumleleri oyle anlam doluydu ki durup sayfayi kapatip uzerinde dusundukten sonra tekrar okudugum ve yine uzeronde düşündüğüm cumleleri coktu.bu kadar olumlu düşüncemin yani sira iki yerde olay atlamis gibi hissettim ki bu tek olumsuz yani.kitabin son sayfasindan da anlasilacagi uzere 2 adet devam kitabi yolda.


Cok ilgi cekici bir anlatimi vardi.ilk cumlesi "her kitap bir okyanustur fikrimce" olunca icine cekiverdi beni ve kitabin sonuna kadar da icinden cikamadim.kitabin konusu farkindalikti ya da kitabin kendi cumlesiyle ozetlersem; "insan ancak fark ettigi zaman gördüğünün degerini bilebilirdi.".
Yazar gercekle fantastigi birlestirerek icinde tüm insani duygularin oldugu bir kurgu olusturmus.oyle noktalara deginmis ki kolay kolay aglamayan ben bu kitabin bazi noktalarinda insanligimdan utanip agladim.kimine insanlar asagilanmis gibu gelebilir ancak yazar yazdiklarinda haksiz miydi?
Yazarin okudugum ilk kitabiydi.alti cizilecek,alinti yapilacak o kadar cok yer vardi ki...cumleleri oyle anlam doluydu ki durup sayfayi kapatip uzerinde dusundukten sonra tekrar okudugum ve yine uzeronde düşündüğüm cumleleri coktu.bu kadar olumlu düşüncemin yani sira iki yerde olay atlamis gibi hissettim ki bu tek olumsuz yani.kitabin son sayfasindan da anlasilacagi uzere 2 adet devam kitabi yolda.


Kitap Tanıtımı

5 Mart 2017 Pazar

Ardımda Kalanlar,Kitabının Tanıtımı

  Hiç yorum yok


Kitapta iki ana karater vardır.Biri 1930 lu yıllarda yaşayan Clara diğeri ise 1990 lı yıllarda yaşayan Lizz.Ama ikisinin hayatı bir şekilde kesişir.Clara; çok zengin ve ünlü bir anne-babanın evladıdır.Tek suçu ailesinin onaylamadığı bir adama Bruno'ya aşık olup anne-babasına baş kaldırmasıdır.Bunun sonucunda ailesi tarafından akıl hastanesine kapatılmıştır.Doktorlara hasta olmadığını kanıtlayıp sevdiği adama kavuşmanın umuduyla yaşayan Clara,Bruno'ya ulaşmak için bir sürü mektup yazmıştır.Fakat hiç biri postalanmamıştır.Yaşadıkları yetmiyormuş gibi birde o ortamda hamileliği için savaş vermesi gerekmiştir. Clara'nın akıl hastanesinde çektiklerini anlatacak kelime bulamıyorum!Kitaptaki diğer karakterimiz Lizz;ufak yaşlardayken bir canavarın ona zarar vermeye çalıştığını düşünüp,bir çok defa gece yarısı soluğu anne-babasının odasında almaktadır.Bir sabah anne-babasının odasına gittiğinde annesinin babasını öldürdüğünü görür.Annesi cezaevinde ,akıl hastanesinde yatar.Lizz onu görmeye bir kez bile gitmez.Babasını öldürdüğü için annesine kızgındır ve onu yok sayar.Bir çok kez evlat edinilen Lizz,en son gittiği yerde üvey ailesini çok sever.Üvey ailesi bir müze çalışması için artık kullanılmayan eski akıl hastanesinde araştırma yapmaktadır.Lizz de onlara yardımcı olmak için okuldan sonra onlarla beraber çalışır.Hastalara ait eşyalara bakılırken Lizz, Clara'ya ait sandıkta mektuplar,fotoğraf ve günlük bulur.Okudukları karşısında şoka girer.Ve Clara'ya ne olduğunu bulmaya çalışır.Bir gün Lizz'in annesinden kötü haber gelir.Lizz yıllardır annesinin yolladığı mektupları sonunda okumaya karar verir.Böylece annesinin neden katil olduğunu öğrenir.Hayatının şokunu yaşar. Elimden bırakamadan okuduğum nadir kitaplardandı.Okurken yüreğimin sıkıştığı,içimin parçalandığı doğrudur.Akıl hastanesinde insanlara yapılan tedavi adı altındaki işkenceleri okumak berbattı.Ailelerin yada eşlerin bir lafıyla herhangi bir sebeple insanları kolayca akıl hastanelerine kapatılabilmeleri korkuç!Ve bunun gerçek olduğunu okumaksa tüyler ürpertici."Bu nasıl anne babalıktır! 😡 Bu nasıl doktorluktur!" demeden edemiyor insan.Kitabın etkisinden uzun süre kurtulamayacağım kesin 🙁Özellikle kitabın sonundaki yazarın röportajı beni iyice sarstı.  Kitaptan alıntılar; 🔸İnsanlar çocuklarının hayatını mahvedecekse onları doğurmasalar daha iyi değil miydi? 🔸Dostuna yakın ol ama düşmanına daha yakın ol! 🔸Akıl hastanesiyle hapishane arasındaki tek fark gözetleme kulesiyle metal çitlerin üstünde kıvrılan dikenli tellerdi.

Kitapta iki ana karater vardır.Biri 1930 lu yıllarda yaşayan Clara diğeri ise 1990 lı yıllarda yaşayan Lizz.Ama ikisinin hayatı bir şekilde kesişir.Clara; çok zengin ve ünlü bir anne-babanın evladıdır.Tek suçu ailesinin onaylamadığı bir adama Bruno'ya aşık olup anne-babasına baş kaldırmasıdır.Bunun sonucunda ailesi tarafından akıl hastanesine kapatılmıştır.Doktorlara hasta olmadığını kanıtlayıp sevdiği adama kavuşmanın umuduyla yaşayan Clara,Bruno'ya ulaşmak için bir sürü mektup yazmıştır.Fakat hiç biri postalanmamıştır.Yaşadıkları yetmiyormuş gibi birde o ortamda hamileliği için savaş vermesi gerekmiştir. Clara'nın akıl hastanesinde çektiklerini anlatacak kelime bulamıyorum!Kitaptaki diğer karakterimiz Lizz;ufak yaşlardayken bir canavarın ona zarar vermeye çalıştığını düşünüp,bir çok defa gece yarısı soluğu anne-babasının odasında almaktadır.Bir sabah anne-babasının odasına gittiğinde annesinin babasını öldürdüğünü görür.Annesi cezaevinde ,akıl hastanesinde yatar.Lizz onu görmeye bir kez bile gitmez.Babasını öldürdüğü için annesine kızgındır ve onu yok sayar.Bir çok kez evlat edinilen Lizz,en son gittiği yerde üvey ailesini çok sever.Üvey ailesi bir müze çalışması için artık kullanılmayan eski akıl hastanesinde araştırma yapmaktadır.Lizz de onlara yardımcı olmak için okuldan sonra onlarla beraber çalışır.Hastalara ait eşyalara bakılırken Lizz, Clara'ya ait sandıkta mektuplar,fotoğraf ve günlük bulur.Okudukları karşısında şoka girer.Ve Clara'ya ne olduğunu bulmaya çalışır.Bir gün Lizz'in annesinden kötü haber gelir.Lizz yıllardır annesinin yolladığı mektupları sonunda okumaya karar verir.Böylece annesinin neden katil olduğunu öğrenir.Hayatının şokunu yaşar.
Elimden bırakamadan okuduğum nadir kitaplardandı.Okurken yüreğimin sıkıştığı,içimin parçalandığı doğrudur.Akıl hastanesinde insanlara yapılan tedavi adı altındaki işkenceleri okumak berbattı.Ailelerin yada eşlerin bir lafıyla herhangi bir sebeple insanları kolayca akıl hastanelerine kapatılabilmeleri korkuç!Ve bunun gerçek olduğunu okumaksa tüyler ürpertici."Bu nasıl anne babalıktır! 😡 Bu nasıl doktorluktur!" demeden edemiyor insan.Kitabın etkisinden uzun süre kurtulamayacağım kesin 🙁Özellikle kitabın sonundaki yazarın röportajı beni iyice sarstı.
Kitaptan alıntılar;
🔸İnsanlar çocuklarının hayatını mahvedecekse onları doğurmasalar daha iyi değil miydi?
🔸Dostuna yakın ol ama düşmanına daha yakın ol!
🔸Akıl hastanesiyle hapishane arasındaki tek fark gözetleme kulesiyle metal çitlerin üstünde kıvrılan dikenli tellerdi. 


Kitap Tanıtımı

4 Mart 2017 Cumartesi

Doğu Yakası Kitabından Alıntı

  Hiç yorum yok
Dağınık, yalpalayan, sarhoş, bodur ve yanık insanlardı bunlar. Kilometrelerce tuğla yapıların, bakımsızlığın ve yoksulluğun arasından geçtik. Her kavşak, her yol yepyeni bir dağınıklığa doğru uzayıp gidiyordu. Ötede beride körkütük sarhoş bir kadın ya da bir erkek yalpalıyor, ağza alınmayacak kadar korkunç küfürlerin, kavgaların, çığlıkların karmakarışık sesleri dolduruyordu havayı. Giderek pazaryerlerinde, çamurların içine atılmış çürük patatesleri, fasulyeleri toplayan ve çöp tenekelerine kollarını sokarak umutla bir lokma yiyecek arayan, yaşlı kadın ve erkekler, yalpalayan insanlar vardı. Ve, çürümüş, küflenmiş meyve döküntülerinin çevresine kara sinekler gibi üşüşmüş çocuklar gördüm. Hemen hepsi bu pislik yığınlarının içine ta omuzlarına gelinceye dek dalıyor, vıcık vıcık çöplerin arasından çıkardıkları, fazla çürümemiş, pek az işe yarar yanı kalmış meyveleri hemen oracıkta indiriyorlardı midelerine.



Dağınık, yalpalayan, sarhoş, bodur ve yanık insanlardı bunlar. Kilometrelerce tuğla yapıların, bakımsızlığın ve yoksulluğun arasından geçtik. Her kavşak, her yol yepyeni bir dağınıklığa doğru uzayıp gidiyordu. Ötede beride körkütük sarhoş bir kadın ya da bir erkek yalpalıyor, ağza alınmayacak kadar korkunç küfürlerin, kavgaların, çığlıkların karmakarışık sesleri dolduruyordu havayı. Giderek pazaryerlerinde, çamurların içine atılmış çürük patatesleri, fasulyeleri toplayan ve çöp tenekelerine kollarını sokarak umutla bir lokma yiyecek arayan, yaşlı kadın ve erkekler, yalpalayan insanlar vardı. Ve, çürümüş, küflenmiş meyve döküntülerinin çevresine kara sinekler gibi üşüşmüş çocuklar gördüm. Hemen hepsi bu pislik yığınlarının içine ta omuzlarına gelinceye dek dalıyor, vıcık vıcık çöplerin arasından çıkardıkları, fazla çürümemiş, pek az işe yarar yanı kalmış meyveleri hemen oracıkta indiriyorlardı midelerine.

D Harfi ile Başlayan

3 Mart 2017 Cuma

Kılıçların Fırtınası Kitabından Alıntı

  Hiç yorum yok
 Her şey geçmişe dayanıyor, diye düşündü Tyrion. Annelerimize, babalarımıza ve onlardan önce onların annelerine ve babalarına. Bizler, bizden önce gelenlerin iplerinin ucunda dans eden kuklalarız, bir gün bizim kendi çocuklarımız o ipleri yakalayacak ve bizim yerimize dans etmeye devam edecek.

Her şey geçmişe dayanıyor, diye düşündü Tyrion. Annelerimize, babalarımıza ve onlardan önce onların annelerine ve babalarına. Bizler, bizden önce gelenlerin iplerinin ucunda dans eden kuklalarız, bir gün bizim kendi çocuklarımız o ipleri yakalayacak ve bizim yerimize dans etmeye devam edecek.

K Harfi ile Başlayan

Her şeyin Sonundayım Kitabından Alıntı

  Hiç yorum yok
bir çocuğun ne denli duygusal olduğunu anımsıyor musun?  mutlak anımsıyorsun. ihtiyarlık diye bir bir olguya inanmıyorum,çünkü gençliğe de inanmıyorum. çocukken de, genç iken de ihtiyarı içinde taşıyorsun,yaşlanırken de çocuğu. ancak yaşlandıkça duygusallaşma biçim değiştiriyor. gençlik duygusallığı öfke, beklenti,başkaldırma,cesaret gibi duygularla iç içe, ama yaşlandıkça duygusallığa acımsı tatlar karışıyor, buruk. sanıyorum, algıladığım kadarıyla sözünü ettiğin duygusallık,bu buruk,acılı duygusallık.


bir çocuğun ne denli duygusal olduğunu anımsıyor musun? 
mutlak anımsıyorsun. ihtiyarlık diye bir bir olguya inanmıyorum,çünkü gençliğe de inanmıyorum. çocukken de, genç iken de ihtiyarı içinde taşıyorsun,yaşlanırken de çocuğu. ancak yaşlandıkça duygusallaşma biçim değiştiriyor. gençlik duygusallığı öfke, beklenti,başkaldırma,cesaret gibi duygularla iç içe, ama yaşlandıkça duygusallığa acımsı tatlar karışıyor, buruk. sanıyorum, algıladığım kadarıyla sözünü ettiğin duygusallık,bu buruk,acılı duygusallık.

H Harfi ile Başlayan

Erik Ağacı, Kitabının Tanıtımı

  Hiç yorum yok
1938 yılının sonbaharı birçok insana olduğu gibi Christine ve ailesine de birçok felaketi beraberinde getirir. Umutları, hayalleri olan gencecik bir kızdır Christine. Annesi ile birlikte evlerinde çalıştıkları Yahudi asıllı ailenin oğlu Isaac 'e de aşıktır. Onların aşklarının imkansıza yakın zor olmasının sebebi maddi farklar değil sadece. Bir gecede hayatlarını karartacak Hitler gerçeği. Savaş başladıktan sonra , Yahudilere uygulanan yaptırımlar hızla artar. Hepimizin az buçuk bildiği korkunç şeyler yaşanmaya başlar. Köyde eli silah tutan tüm Alman erkekleri de cepheye alındığı için, geriye kalan yaşlılar, hastalar ve çocuklar için de işler zorlaşır Hitler konuşma yapmak için köye gelir ve saf Alman ırkı temsil eden sarışın kızlar özellikle seçilir. Hitler hepsinin tek tek yanaklarını okşar, tokalaşır. Ülkeleri için hizmet etmeleri , üstün Alman ırkının saflığını korumak için çoğalmalarını ister. İşte burada sanki yanındaymışım gibi ürperdim ve sinir oldum. Christine , savaşın ortasında yaşam mücadelesi veren ailesiyle zorluklarla boğuşurken , bir yandan da ortadan kaybolan Isaac 'in acısını yaşar. Toplama kamplarında yaşanan vahşet, sivil halkın hem yoklukla hem de Hitler korkusuyla boğuşması çok çok sarsıcıydı. Savaşlar da zulümler de ne yazık ki bitmiyor.  Bu hayatta kalma mücadelesinde , Christine ile birlikte ailesine, geleceğine ve aşkına dair umutlarını bir erik çekirdeğine yükleyip yeşermesini beklerken yaşananların ağırlığını, savaşın iğrençliğini sonuna kadar hissedecek ve elinizdekilerin kıymetini bileceksiniz.


1938 yılının sonbaharı birçok insana olduğu gibi Christine ve ailesine de birçok felaketi beraberinde getirir. Umutları, hayalleri olan gencecik bir kızdır Christine. Annesi ile birlikte evlerinde çalıştıkları Yahudi asıllı ailenin oğlu Isaac 'e de aşıktır. Onların aşklarının imkansıza yakın zor olmasının sebebi maddi farklar değil sadece. Bir gecede hayatlarını karartacak Hitler gerçeği. Savaş başladıktan sonra , Yahudilere uygulanan yaptırımlar hızla artar. Hepimizin az buçuk bildiği korkunç şeyler yaşanmaya başlar. Köyde eli silah tutan tüm Alman erkekleri de cepheye alındığı için, geriye kalan yaşlılar, hastalar ve çocuklar için de işler zorlaşır Hitler konuşma yapmak için köye gelir ve saf Alman ırkı temsil eden sarışın kızlar özellikle seçilir. Hitler hepsinin tek tek yanaklarını okşar, tokalaşır. Ülkeleri için hizmet etmeleri , üstün Alman ırkının saflığını korumak için çoğalmalarını ister. İşte burada sanki yanındaymışım gibi ürperdim ve sinir oldum. Christine , savaşın ortasında yaşam mücadelesi veren ailesiyle zorluklarla boğuşurken , bir yandan da ortadan kaybolan Isaac 'in acısını yaşar. Toplama kamplarında yaşanan vahşet, sivil halkın hem yoklukla hem de Hitler korkusuyla boğuşması çok çok sarsıcıydı. Savaşlar da zulümler de ne yazık ki bitmiyor. 
Bu hayatta kalma mücadelesinde , Christine ile birlikte ailesine, geleceğine ve aşkına dair umutlarını bir erik çekirdeğine yükleyip yeşermesini beklerken yaşananların ağırlığını, savaşın iğrençliğini sonuna kadar hissedecek ve elinizdekilerin kıymetini bileceksiniz.  

Kitap Tanımı

Bülbülü Öldürmek Kitabından Alıntı

  Hiç yorum yok
Bülbüller bizi eğlendirmek için şarkı söylemek dışında bir şey yapmaz. İnsanların bahçelerindeki bitkileri yemezler, mısır ambarlarına yuvalanmazlar, tek yaptıkları iş bize içlerini dökmektir. İşte bu yüzden bülbülleri öldürmek günahtır.


Bülbüller bizi eğlendirmek için şarkı söylemek dışında bir şey yapmaz. İnsanların bahçelerindeki bitkileri yemezler, mısır ambarlarına yuvalanmazlar, tek yaptıkları iş bize içlerini dökmektir. İşte bu yüzden bülbülleri öldürmek günahtır.

B Harfi ile Başlayan

2 Mart 2017 Perşembe

Ana Kitabından Alıntı 2

  Hiç yorum yok
İnsanları yok ediyorlar, biliyor musunuz? Çalıştırarak yok ediyorlar. Ya hapishane köşelerinde veya fabrikalarda... Ben bir zamanlar Nefedof ’un fabrikasında çalışmıştım. Buna çalışmak denemezdi ve âdeta bir kaleye hapsedilmiştim. Patron, bir şarkıcı kıza altın vazo hediye etmişti. İşte bu beni çok yaraladı. Yani bütün emeğimiz ve gücümüz böyle vazolar alınıp hediye edilsin diye kullanılıyor, biliyor musunuz?



İnsanları yok ediyorlar, biliyor musunuz? Çalıştırarak yok ediyorlar. Ya hapishane köşelerinde veya fabrikalarda... Ben bir zamanlar Nefedof ’un fabrikasında çalışmıştım. Buna çalışmak denemezdi ve âdeta bir kaleye hapsedilmiştim. Patron, bir şarkıcı kıza altın vazo hediye etmişti. İşte bu beni çok yaraladı. Yani bütün emeğimiz ve gücümüz böyle vazolar alınıp hediye edilsin diye kullanılıyor, biliyor musunuz?

A Harfi ile Başlayan

Ana Kitabından Alıntı

  Hiç yorum yok
İnsanların kötü yaşadıklarını biliyorsunuz. Daha nice insanlar var yeryüzünde sizden daha yetenekli ama affedersiniz, hayvanlar gibi yaşıyorlar. Kazandıklarıyla övünüyorlar. Hayatta her şey para kazanmak kadar ve onu harcamak kadar basit mi sizce? Çocuklarına da aynı yolda yürümeleri için baskı yaparlar. Kendileri gibi hayvan yetiştirirler yani. Çocuklar da durmaz sürekli midelerini doldurmak için çalışırlar. Ruhları ne bir zevk, ne bir sevinç duyar. ........ Kanunlar da haince yapılmıştır. Halkın başına memur diye eli sopalı insanlan koymuşlar. Memurlara herkesi bu kanunlara uydurma emri vermişler. Bunu sağlarlarsa halkın kanını emebileceklerinin hesabını yapmışlardır. Siz de tam bunun tersine, kendine konulan zincirleri kırmak için çabalayan birisiniz ve bununla övünmelisiniz.



İnsanların kötü yaşadıklarını biliyorsunuz. Daha nice insanlar var yeryüzünde sizden daha yetenekli ama affedersiniz, hayvanlar gibi yaşıyorlar. Kazandıklarıyla övünüyorlar. Hayatta her şey para kazanmak kadar ve onu harcamak kadar basit mi sizce? Çocuklarına da aynı yolda yürümeleri için baskı yaparlar. Kendileri gibi hayvan yetiştirirler yani. Çocuklar da durmaz sürekli midelerini doldurmak için çalışırlar. Ruhları ne bir zevk, ne bir sevinç duyar. ........ Kanunlar da haince yapılmıştır. Halkın başına memur diye eli sopalı insanlan koymuşlar. Memurlara herkesi bu kanunlara uydurma emri vermişler. Bunu sağlarlarsa halkın kanını emebileceklerinin hesabını yapmışlardır. Siz de tam bunun tersine, kendine konulan zincirleri kırmak için çabalayan birisiniz ve bununla övünmelisiniz.

A Harfi ile Başlayan

Nar Ağacı Kitabından Alıntı

  Hiç yorum yok
İşte bu dünyadaki her şey o kadar gölge. Perdenin bu tarafında hepimiz birer gölgeyiz aslında. Oyun bittiğinde bir püf!, mum söner. Oyun biter. Bütün suretler de karagözcünün kutusunda bir araya konur, kaldırılır. Geriye ne suret kalır ne perde.


İşte bu dünyadaki her şey o kadar gölge. Perdenin bu tarafında hepimiz birer gölgeyiz aslında. Oyun bittiğinde bir püf!, mum söner. Oyun biter. Bütün suretler de karagözcünün kutusunda bir araya konur, kaldırılır. Geriye ne suret kalır ne perde.

N Harfi ile Başlayan

27 Şubat 2017 Pazartesi

Sabahattin Ali- Çocuklar Gibi Şiiri

  Hiç yorum yok


Çocuklar Gibi 

Bende hiç tükenmez bir hayat vardı 
Kırlara yayılan ilkbahar gibi 
Kalbim hiç durmadan hızla çarpardı 
Göğsümün içinde ateş var gibi

Bazı nur içinde, bazı sisteyim 
Bazı beni seven bir göğüsteyim 
Kah el üstündeydim, kah hapisteydim 
Her yere sokulan bir rüzgar gibi

Aşkım iki günlük iptilalardı 
Hayatım tükenmez maceralardı 
İçimde binlerce istekler vardı 
Bir şair, yahut bir hükümdar gibi

Hissedince sana vurulduğumu 
Anladım ne kadar yorulduğumu 
Sakinleştiğimi, durulduğumu 
Denize dökülen bir pınar gibi

Şimdi şiir bence senin yüzündür 
Şimdi benim tahtım senin dizindir 
Sevgilim, saadet ikimizindir 
Göklerden gelen bir yadigar gibi

Sözün şiirlerin mükemmelidir 
Senden başkasını seven delidir 
Yüzün çiçeklerin en güzelidir 
Gözlerin bilinmez bir diyar gibi

Başını göğsüme sakla sevgilim 
Güzel saçlarında dolaşsın elim 
Bir gün ağlayalım, bir gün gülelim 
Sevişen yaramaz çocuklar gibi

Şiirler
Sabahattin Ali

Aylardan Aşk Kitabından Alıntı

  Hiç yorum yok


"Bizi düşün; iyi gelecektir. Çünkü biz, biz olmak için çok uzun yollar aşıp hiç olmayacak şekilde bir araya geldik. Tüm bunların bir anlamı olmalı. Ama olur da o lanet kalbin durursa... Bil ki benimde durmuş olacak ve o zaman benim için yaptığın her şey boşa gidecek. "


"Bizi düşün; iyi gelecektir. Çünkü biz, biz olmak için çok uzun yollar aşıp hiç olmayacak şekilde bir araya geldik. Tüm bunların bir anlamı olmalı. Ama olur da o lanet kalbin durursa... Bil ki benimde durmuş olacak ve o zaman benim için yaptığın her şey boşa gidecek. "

A Harfi ile Başlayan

Bir Demet Tebessüm Bir Tutam Sevgi Kitabının Tanıtımı

  Hiç yorum yok
"Dün öldü, bugün can çekişiyor, yarın ise daha doğmadı ". Resmen terapi gibi geldi. Elime aldım ve bitirdim. Bir roman şeklinde değil, kişiler üzerinden kısa kısa hikayeler, anılar var içinde. İnsana bitirdikten sonra iyi hissettiren bir kitap. Yazar eleştirilerine, tespitlerine ve yaşanılmış bazı olaylara anılarına yer vermiş. Örneklendirerek anlatımını zenginleştirmiş. İnsanın sıklıkta yaptığı hatalara değinmiş. (Bu hataları yapan biri olarak düzeltme konusunda bir adım atacağıma inanıyorum. ☺) İşe öncelikle kendini severek başlanması gerektiğini ve pozitif düşünmenin hayatınıza katkılarını dile getiriyor. Hipnoz kısmı içn hala acaba gerçek mi diye soru işareti kalsada verilen isimlerin insanlar üzerinde etkilerine katılıyorum. Katıldığım diğer görüşü ise nefretin ne kadar yalın bir duygu olduğu kısmı. Gerçekten nefretin sahtesi yoktur. Eşeğin gölgesi hikayesi tartışılır... En sevdiğim kısmıydı diyebilirim. Yüzümde tebessüm kalbimde sevgiyle okudum.❤ Bu arada çok tartışılan bir konuya açıklık getirmiş. Bu arada içinde değinmediğim bir çok yönü var ama hepsini anlatınca geriye ne kalır ki . En güzeli herkesin kendi yolculuğuna kendisinin başlaması. ☺

 Bir roman şeklinde değil, kişiler üzerinden kısa kısa hikayeler, anılar var içinde. İnsana bitirdikten sonra iyi hissettiren bir kitap. Yazar eleştirilerine, tespitlerine ve yaşanılmış bazı olaylara anılarına yer vermiş. Örneklendirerek anlatımını zenginleştirmiş. İnsanın sıklıkta yaptığı hatalara değinmiş. (Bu hataları yapan biri olarak düzeltme konusunda bir adım atacağıma inanıyorum. ) İşe öncelikle kendini severek başlanması gerektiğini ve pozitif düşünmenin hayatınıza katkılarını dile getiriyor.
Hipnoz kısmı içn hala acaba gerçek mi diye soru işareti kalsada verilen isimlerin insanlar üzerinde etkilerine katılıyorum. Katıldığım diğer görüşü ise nefretin ne kadar yalın bir duygu olduğu kısmı. Gerçekten nefretin sahtesi yoktur. Eşeğin gölgesi hikayesi tartışılır... En sevdiğim kısmıydı diyebilirim. Yüzümde tebessüm kalbimde sevgiyle okudum.Bu arada çok tartışılan bir konuya açıklık getirmiş. Bu arada içinde değinmediğim bir çok yönü var ama hepsini anlatınca geriye ne kalır ki . En güzeli herkesin kendi yolculuğuna kendisinin başlaması. 



Kitap Tanıtımı

Beyoğlu'nun En Güzel Abisi Kitabının Tanıtımı

  Hiç yorum yok
Olay günümüzde geçiyor, sosyal konular güzel anlatılmış.  Olay yılbaşı gecesi Tarlabaşı' nın arka sokaklarında bir erkek cesedi bulunmasıyla başlıyor. Başkomiser Nevzat ve yardımcısı olay yerine geliyor ve soruşturma başlıyor. Mafya hesaplaşmaları ,kentsel dönüşüm, rant kavgaları, tinerci çocuklar, gezi olayları, (1955 deki 6-7 Eylül olayları, varlık vergisi) olay örgüsü içinde güzel geçişlerle anlatılıyor. Konu geçişleri kısa kısa olsa da sıkıcı ve kopuk değil. Konuya hakim okuyorsunuz, betimlemeler, zaman mekan güzel ele alınmış.Hikayede birkaç anlatıcı var .Okumanınızı tavsiye ederim...  Beğendiğim alıntılar 'İnsan yaşadığı yere benzer, "demişti bir şair. Hukukumuz da yaşadığımız yerler gibiydi, eskimiş, işlevini yitirmiş, çürümeye terk edilmiş, yıkılmak üzere... Böyle bir toplumda adalet gerçekleşebilir miydi? " "Aşk dünyanın en güzel mazeretidir. " "Ama insanın söz getiremediği duygular vardır, engelleyemediğimiz. Nezaket başkadır, insanın içinden geçen başka. " "Cinayet işleyenler, kurbanlarıyla birlikte kendi huzurlarını da öldürürler. " "Şiddeti kullanarak ideal bir toplum yaratamazsın. "

Olay günümüzde geçiyor, sosyal konular güzel anlatılmış.  Olay yılbaşı gecesi Tarlabaşı' nın arka sokaklarında bir erkek cesedi bulunmasıyla başlıyor. Başkomiser Nevzat ve yardımcısı olay yerine geliyor ve soruşturma başlıyor. Mafya hesaplaşmaları ,kentsel dönüşüm, rant kavgaları, tinerci çocuklar, gezi olayları, (1955 deki 6-7 Eylül olayları, varlık vergisi) olay örgüsü içinde güzel geçişlerle anlatılıyor. Konu geçişleri kısa kısa olsa da sıkıcı ve kopuk değil. Konuya hakim okuyorsunuz, betimlemeler, zaman mekan güzel ele alınmış.Hikayede birkaç anlatıcı var .Okumanınızı tavsiye ederim...  Beğendiğim alıntılar 

'İnsan yaşadığı yere benzer, "demişti bir şair. Hukukumuz da yaşadığımız yerler gibiydi, eskimiş, işlevini yitirmiş, çürümeye terk edilmiş, yıkılmak üzere... Böyle bir toplumda adalet gerçekleşebilir miydi? " 

"Aşk dünyanın en güzel mazeretidir. " 

"Ama insanın söz getiremediği duygular vardır, engelleyemediğimiz. Nezaket başkadır, insanın içinden geçen başka. " 

"Cinayet işleyenler, kurbanlarıyla birlikte kendi huzurlarını da öldürürler. "

 "Şiddeti kullanarak ideal bir toplum yaratamazsın. "

Kitap Tanıtımı

Huzursuzluk Kitabının Tanıtımı

  Hiç yorum yok
İbrahim ve Hüseyin çocukluk arkadaşı. İbrahim İstanbul'a gelip gazeteci olmuş, Hüseyin ise doğdukları şehir de Mardin de kalmış. Bir gün Hüseyin'in ölüm haberini alan İbrahim Mardin'e gelir. Neden öldüğünü araştırırken kan donduran gerçeklerle karşılaşır. IŞİD'in eziyeti bir yandan, yerlerinden yurtlarından olmuş ve çektirilen eziyetlerin yaraladığı Mülteciler diğer yanda. . Bu acı dolu gerçeği okurken nefes alamadım. Şu alıntı bu kitabı en iyi anlatandır diyorum başka da birşey diyemiyorum. *Harese nedir, bilir misin oğlum? Arapça eski bir kelimedir. Bildiğin o hırs, haris, ihtiras, muhteris sözleri buradan türemiştir. Harese şudur evladım: Develere çöl gemileri derler bilirsin, bu mübarek hayvan üç hafta yemeden içmeden, aç susuz çölde yürür de yürür; o kadar dayanıklıdır yani. Ama bunların çölde çok sevdikleri bir diken vardır. Gördükleri yerde o dikeni koparır çiğnemeye başlarlar. Keskin diken devenin ağzında yaralar açar, o yaralardan kan akmaya başlar. Tuzlu kanın tadı dikeninkiyle karışınca bu, devenin çok hoşuna gider. Böylece yedikçe kanar, kanadıkça yer, bir türlü kendi kanına doyamaz ve engel olunmazsa kan kaybından ölür deve...

İbrahim ve Hüseyin çocukluk arkadaşı. İbrahim İstanbul'a gelip gazeteci olmuş, Hüseyin ise doğdukları şehir de Mardin de kalmış. Bir gün Hüseyin'in ölüm haberini alan İbrahim Mardin'e gelir. Neden öldüğünü araştırırken kan donduran gerçeklerle karşılaşır. IŞİD'in eziyeti bir yandan, yerlerinden yurtlarından olmuş ve çektirilen eziyetlerin yaraladığı Mülteciler diğer yanda.
.
Bu acı dolu gerçeği okurken nefes alamadım. Şu alıntı bu kitabı en iyi anlatandır diyorum başka da birşey diyemiyorum.

*Harese nedir, bilir misin oğlum? Arapça eski bir kelimedir. Bildiğin o hırs, haris, ihtiras, muhteris sözleri buradan türemiştir. Harese şudur evladım: Develere çöl gemileri derler bilirsin, bu mübarek hayvan üç hafta yemeden içmeden, aç susuz çölde yürür de yürür; o kadar dayanıklıdır yani. Ama bunların çölde çok sevdikleri bir diken vardır. Gördükleri yerde o dikeni koparır çiğnemeye başlarlar. Keskin diken devenin ağzında yaralar açar, o yaralardan kan akmaya başlar. Tuzlu kanın tadı dikeninkiyle karışınca bu, devenin çok hoşuna gider. Böylece yedikçe kanar, kanadıkça yer, bir türlü kendi kanına doyamaz ve engel olunmazsa kan kaybından ölür deve...

Kitap Tanıtımı


S*ktir Et Kitabından Alıntı

  Hiç yorum yok
Bilinçli olmak çevrenizde olan biteni sürekli irdelemek demektir, görüşlerinizde açık olmanız gerektir Gerçekler ne kadar tatsız tuzsuz görünse de onlarla yüzleşmek demektir. Zaten gerçekler genelde tatsız tuzsuzdur, çünkü bir çoğumuzun ilk önce bilinçsiz davranmamızın nedeni kim olduğumuza, ne hissettiğimize  ve çevremizde olan bitene dair  gerçeklerin yüzleşmek için hoş olmamasıdır.


Bilinçli olmak çevrenizde olan biteni sürekli irdelemek demektir, görüşlerinizde açık olmanız gerektir Gerçekler ne kadar tatsız tuzsuz görünse de onlarla yüzleşmek demektir. Zaten gerçekler genelde tatsız tuzsuzdur, çünkü bir çoğumuzun ilk önce bilinçsiz davranmamızın nedeni kim olduğumuza, ne hissettiğimize  ve çevremizde olan bitene dair  gerçeklerin yüzleşmek için hoş olmamasıdır.

S Harfi ile Başlayan

Kızım Olmadan Asla Kitabının Tanıtımı

  Hiç yorum yok
En etkilendiğim kitaplardan biri. Betty , 1980li yıllarda eşi ve kızıyla eşinin memleketi olan İran'a gider 2 haftalık bir tatil için. Ama eşinin hain planları vardır ve bu aslında bir tatil değildir. Betty bunun tatil olmadığını anladığında geri dönmenin yollarını aramaya başlar. Amerikalı olduğu için Farsça bilmemektedir ve İran kültürüne uyum sağlamada zorluklar yaşar. Tek başına geri dönebilir ama o her zaman " Kızım olmadan asla gidemem " deyip her türlü zorluğa katlanır. Eşinden şiddet görür hatta eşi onu ölümle tehdit eder. Birçok kez kaçmanın yolunu bulmuştur aslında ama eşi tarafından sürekli eve kilitlendiği için bunu başaramaz. En sonunda eşi Amerika'ya gidebileceğini söyler ama İran yasalarına göre kadının çocuk üzerinde hiçbir hakkı yoktur. Eşi onu zorla , kızı olmadan Amerika'ya yollamaya karar verince o gün gelmeden önce kızıyla kaçma yolunu bulur ve çok zorlu bir kaçış yolundan önce yasal olmayan yollardan Türkiye 'ye geçer ve sonra Amerika'ya. Sonunda kızıyla birlikte kurtulmuşlardır ama yaklaşık 2 sene boyunca İran'da kızı için herşeye katlanmıştır. Kızı için herşeyi göze almıştır, bu annenin gerçek hayat hikayesine ortak olmak isterseniz bu kitabı muhakkak okuyun .


En etkilendiğim kitaplardan biri. Betty , 1980li yıllarda eşi ve kızıyla eşinin memleketi olan İran'a gider 2 haftalık bir tatil için. Ama eşinin hain planları vardır ve bu aslında bir tatil değildir. Betty bunun tatil olmadığını anladığında geri dönmenin yollarını aramaya başlar. Amerikalı olduğu için Farsça bilmemektedir ve İran kültürüne uyum sağlamada zorluklar yaşar. Tek başına geri dönebilir ama o her zaman " Kızım olmadan asla gidemem " deyip her türlü zorluğa katlanır. Eşinden şiddet görür hatta eşi onu ölümle tehdit eder. Birçok kez kaçmanın yolunu bulmuştur aslında ama eşi tarafından sürekli eve kilitlendiği için bunu başaramaz. En sonunda eşi Amerika'ya gidebileceğini söyler ama İran yasalarına göre kadının çocuk üzerinde hiçbir hakkı yoktur. Eşi onu zorla , kızı olmadan Amerika'ya yollamaya karar verince o gün gelmeden önce kızıyla kaçma yolunu bulur ve çok zorlu bir kaçış yolundan önce yasal olmayan yollardan Türkiye 'ye geçer ve sonra Amerika'ya. Sonunda kızıyla birlikte kurtulmuşlardır ama yaklaşık 2 sene boyunca İran'da kızı için herşeye katlanmıştır. Kızı için herşeyi göze almıştır, bu annenin gerçek hayat hikayesine ortak olmak isterseniz bu kitabı muhakkak okuyun .

Kitap Tanıtımı

Dokuz Anahtarlı Kırk Oda Kitabından Alıntı

  Hiç yorum yok
 Kadınları her zaman çok sevmişimdir,ama bunu bir ayrı sevdim. Hiç kavuşamadık, belki o yüzden hâlâ içimdeki toy oğlanın solmamış sevdasıyla bağlıyımdır ona. Ukde sevdası, diyelim.İnsanın içinde ukde kalmış aşklar uzun yaşar.Acemi kalbin hatırası derindir,ilk bıçak izi gibi tende kurusa bile kabuk bağlamaz.


Kadınları her zaman çok sevmişimdir,ama bunu bir ayrı sevdim. Hiç kavuşamadık, belki o yüzden hâlâ içimdeki toy oğlanın solmamış sevdasıyla bağlıyımdır ona. Ukde sevdası, diyelim.İnsanın içinde ukde kalmış aşklar uzun yaşar.Acemi kalbin hatırası derindir,ilk bıçak izi gibi tende kurusa bile kabuk bağlamaz.


D Harfi ile Başlayan

Tutunamayanlar Kitabından Alıntı

  Hiç yorum yok

''Yatağımın karşısında bir pencere var. Odanın duvarları bomboş. Nasıl yaşadım on yıl bu evde? Bir gün duvara bir resim asmak gelmedi mi içimden? Ben ne yaptım ?  Kimsede uyarmadı beni. İşte sonunda anlamsız biri oldum. İşte sonum geldi. Kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; Kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım.''

''Yatağımın karşısında bir pencere var. Odanın duvarları bomboş. Nasıl yaşadım on yıl bu evde? Bir gün duvara bir resim asmak gelmedi mi içimden? Ben ne yaptım ?  Kimsede uyarmadı beni. İşte sonunda anlamsız biri oldum. İşte sonum geldi. Kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; Kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım.''

T Harfi ile Başlayan
Blogger tarafından desteklenmektedir.