27 Şubat 2017 Pazartesi

Böcek Kitabının Özeti

  Hiç yorum yok


Öncelikle birazcık içerikten bahsedelim. Kitabın ana karakteri olan Recai Bey deneyimli bir polis. Zamanında arkası sağlam bir çocuğu dövdüğü için eften püften bir göreve veriyorlar kendisini. O da öyle çok uğraşmak istemiyor bu işlerle. Hayattan bezmiş biri ve hayata dair hiç bir şeyi sevmiyor. Kadınlardan, insanlardan, gençlerden, cinsellikten ve hayatın kendisinden nefret ediyor. Ve bir de - en önemlisi - böceklerden. Kitabın başında böcek öldürme anı var, çok gerilimli, çok bunalımlı bir sahne. Şunu söylemem gerekiyor bu raddeden sonra; kitaptaki zaman kavramı çok değişken. yazar bir kelime kullanarak geçmişe gidiyor ve bunu anlamıyorsunuz bile, cümleniz bittikten sonra ancak yazarın geçmişe adım attığını kavrayabiliyorsunuz. Şu ana kadar okuduğum kitapların içinde bu işi en güzel yapan yazar Erhan Benerdir. Ben kronolojik anlatacağım sanmayın ki kitap çok yavan bu haliyle. Neyse, Recai Bey’in çocukluğu çok zorlu geçmiş. Küçükken evlerinde yangın çıkmış ve kardeşi ateşlerin arasında kalmış. Annesi kız kardeşinin öldüğünü görünce Recai Bey’e dönüp ( tabi o zamanlar küçük bebe yani bey dediğime bakmayın) kardeşini sen öldürdün demiş. Keşke sen de öleydin demiş. Sonra dayısı bunu çok zor işlerde çalıştırmış, dövmüşler sövmüşler. Sonrada devlet memuru olmak iyidir deyip polisliğe vermişler. Bu çocukluk travması gerçekten psikolojisini bozmuş onun, annesinin gaddarlığından dolayıdır diye düşünüyorum kadınlara ilgisi pek yok, bir iki girişim fecaatle sonuçlanmış. Fahişeye gitmiş para verip, kaskatı vücudu, kirlenmiş apış arası kılları ve yağlı saçları görünce iştahı gelmemiş, polisken Haşmet Hanım diye biriyle birlikte oluyor ama onunda tam regl dönemi, kan içinde kalıyor her yer. İğreniyor artık. Sonra da kesmeye çalışıyor malafatı. Bildiğin kökten yani. O derece. Daha sonra Binnur adında bir eşi buluyor kendine ünivesite olaylarında nezarette tanıştığı bir kız. Onunla evleniyor fakat bir müddet sonra o evi terkediyor. Bunda Recai Bey’in suçu yok. Kadın da kendisi gibi aslında. Hiçbir şeyden zevk almıyor. Dışarı çıkmaktan, konuşmaktan, seksten… Sadece kitap okuyup, şarap içiyor evde. O kadar. Aralarında iletişim kopmuş ve Recai Bey aslında tek başına yaşıyor evliyken bile. Kitapta aynı zamanda çok karanlık bir hava var. Esrarengiz, sisli bir hava. Sanki dışarı çıktığında hava kapalı bulutlar güneşi engelliyor gündüzken bile. Evin içi kuzey cephe; soğuk ve güneş girmeyen bir evmiş  gibi. Bunlar sadece zihninizde canlanan şeyler.

Öncelikle birazcık içerikten bahsedelim. Kitabın ana karakteri olan Recai Bey deneyimli bir polis. Zamanında arkası sağlam bir çocuğu dövdüğü için eften püften bir göreve veriyorlar kendisini. O da öyle çok uğraşmak istemiyor bu işlerle. Hayattan bezmiş biri ve hayata dair hiç bir şeyi sevmiyor. Kadınlardan, insanlardan, gençlerden, cinsellikten ve hayatın kendisinden nefret ediyor. Ve bir de - en önemlisi - böceklerden. Kitabın başında böcek öldürme anı var, çok gerilimli, çok bunalımlı bir sahne. Şunu söylemem gerekiyor bu raddeden sonra; kitaptaki zaman kavramı çok değişken. yazar bir kelime kullanarak geçmişe gidiyor ve bunu anlamıyorsunuz bile, cümleniz bittikten sonra ancak yazarın geçmişe adım attığını kavrayabiliyorsunuz. Şu ana kadar okuduğum kitapların içinde bu işi en güzel yapan yazar Erhan Benerdir. Ben kronolojik anlatacağım sanmayın ki kitap çok yavan bu haliyle. Neyse, Recai Bey’in çocukluğu çok zorlu geçmiş. Küçükken evlerinde yangın çıkmış ve kardeşi ateşlerin arasında kalmış. Annesi kız kardeşinin öldüğünü görünce Recai Bey’e dönüp ( tabi o zamanlar küçük bebe yani bey dediğime bakmayın) kardeşini sen öldürdün demiş. Keşke sen de öleydin demiş. Sonra dayısı bunu çok zor işlerde çalıştırmış, dövmüşler sövmüşler. Sonrada devlet memuru olmak iyidir deyip polisliğe vermişler. Bu çocukluk travması gerçekten psikolojisini bozmuş onun, annesinin gaddarlığından dolayıdır diye düşünüyorum kadınlara ilgisi pek yok, bir iki girişim fecaatle sonuçlanmış. Fahişeye gitmiş para verip, kaskatı vücudu, kirlenmiş apış arası kılları ve yağlı saçları görünce iştahı gelmemiş, polisken Haşmet Hanım diye biriyle birlikte oluyor ama onunda tam regl dönemi, kan içinde kalıyor her yer. İğreniyor artık. Sonra da kesmeye çalışıyor malafatı. Bildiğin kökten yani. O derece. Daha sonra Binnur adında bir eşi buluyor kendine ünivesite olaylarında nezarette tanıştığı bir kız. Onunla evleniyor fakat bir müddet sonra o evi terkediyor. Bunda Recai Bey’in suçu yok. Kadın da kendisi gibi aslında. Hiçbir şeyden zevk almıyor. Dışarı çıkmaktan, konuşmaktan, seksten… Sadece kitap okuyup, şarap içiyor evde. O kadar. Aralarında iletişim kopmuş ve Recai Bey aslında tek başına yaşıyor evliyken bile. Kitapta aynı zamanda çok karanlık bir hava var. Esrarengiz, sisli bir hava. Sanki dışarı çıktığında hava kapalı bulutlar güneşi engelliyor gündüzken bile. Evin içi kuzey cephe; soğuk ve güneş girmeyen bir evmiş  gibi. Bunlar sadece zihninizde canlanan şeyler. 

Beğendiğiniz Gönderileri Arkadaşlarınızla Paylaşınız

Etiketler :

Kitaptan Bunlar

Bir Kitap Arıyorsun ve İçeriği güzel olsun diyorsan kitaplardan alınan kesitlerle hoşuna giden kitabı bulabilirsin. Destekleriniz İçin Teşekkürler.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Blogger tarafından desteklenmektedir.