“Macbeth'i salt bir trajedi olarak görmek kanımca Shakespeare'in oyunu yazı nedenlerini göz ardı etmek anlamına gelecektir. Eğer herhangi bir oyunda ülkenin yazgısını belirleyen savaşlar, kralların öldürtiülmesi, kralları .öldürenlerin tahta çıkması ve kralları öldürenlerin öldürülmesi anlatılıyorsa söz konusu oyun, politik trajedi olarak kabul edilebilir.
O zamanlarda dönen taht kavgalarının ve hırsın insan üzerindeki etkileri ele başarıyla alınmış ve büyücülerin vesvesesi altında da oynatılmış. Shakespeare’in hiçbir zaman yalın bir dille konuştuğunu düşünmüyorum onun için her zaman her yerde konuşulan dil ve anlatım tarzı sadece alegoriden ibarettir. Ayrıca Shakespeare’in yararlandığı kaynaklara bakıldığında macbeth, zannedildiği gibi zalim bir kral değildir. Oyunun yazıldığı dönemdek, toplumsal ve tarihsel olayları incelediğimizde Shakespeare'in böyle bir konuyu seçme nedenleri daha iyi anlaşılacaktır. İskoç kralı VI. James'in İngiltere kraliçesi I. Elizabeth'in ölümü üzerine 1603 yılında İngiltere tahtına I.James ünvanı ile çıkması ve fanatik bir katolik olan Guy Fawkes'ın 1605 yılında kralı ve soyluları Parlamento binasını havaya uçurarak öldürme planının başarısızlığa uğraması Shakespeare'in ilgisini İskoç tarihine yöneltmesine neden olmuştur. Shakespeare, oyunu ile kral öldürmenin suçların en büyüğü olduğuna işaret etmek istemektedir çünkü yazar, "kral tanrının yeryüzündeki temsilcisidir ve ona kaldırılan el aslında tanrıya kaldırılmış demektir" sözleriyle özetlenebilecek bir dini öğretinin yaşamı boyunca kiliselerden halka vaaz olarak aktarıldığına tanık olmuştur. Kralın yasal olup olmaması önemli değildir, yeter ki ülkede barış ve huzuru egemen kılacak kapasitede biri olsun. Bir başka deyişle, Shakes-peare için İngiltere her şeyden önde gelir.